Blog

KENDİ KENDİNE ÇÖKEN BİNALAR: UYARI NİTELİĞİNDEKİ VAKALAR

Son zamanlarda, ülkemizin farklı noktalarında durduk yere çöken bina haberleri hepimizi endişelendiriyor. Yakın zamanda İstanbul'un Küçükçekmece ve Bahçelievler ilçelerinde meydana gelen bina çökmeleri, geçmiş yıllarda Kartal'da yaşanan benzer felaketleri akıllara getiriyor. Depremlerde yıkılan binalar nedeniyle yaşanan kayıplar zaten yüreklerimizi yakarken, deprem olmadan da kendi kendine yıkılan binalar, ülkemizdeki yapı stokunun kalitesi konusunda endişeleri artırıyor.

Özellikle İstanbul'da riskli bina sayısı göz ardı edilemeyecek seviyededir. Resmi rakamlara göre İstanbul'da yaklaşık 600 bin riskli bina bulunuyor. Bu binaların bazıları, içinde yaşayan insanlarla birlikte can ve mal kaybına yol açabilecek tehlikede ayakta kalmaya çalışıyor.

Güvenli Yapılar İçin Kentsel Dönüşümü Doğru Uygulamalıyız

Riskli binaların yıkılıp yeniden inşa edilmesini hedefleyen kentsel dönüşüm, bu sorunun çözümü için büyük bir fırsat sunuyor. Ancak yeni yapılan binaların da güvenli olabilmesi için belirli teknik gerekliliklerin karşılanması gerekiyor. Yapı stokunun dayanıklı hale getirilmesi için inşa sürecinin her aşaması titizlikle planlanmalı ve denetlenmelidir.

Geçmişte yıkılan binalar üzerine yapılan incelemelerde, betonarme sistemle inşa edilmiş bazı eski ve hatta yeni sayılacak yapıların statik açıdan yetersiz olduğu görülmüştür. Bina yıkım sebepleri arasında en çarpıcı olanlardan biri, taşıyıcı sistemin zamanla korozyona uğrayarak gücünü kaybetmesidir. Yapılan araştırmalar, betonarme yapılarda taşıyıcı demirin ve betonun suyun zararlı etkilerinden korunmaması halinde, 10 yıl içinde taşıma kapasitesinin %66 oranında azaldığını, 20 yıl sonra ise binayı taşıyamaz hale getirdiğini göstermektedir.

Güvenli Yapılar İçin Alınması Gereken Tedbirler

Günümüzde bina ömrünün uzun olması ve güvenliğinin sağlanması için aşağıdaki teknik detaylara dikkat edilmesi şarttır:

  • Zemin Etüdü ve Deprem Yönetmeliği Uygulamaları: Binaların inşa edileceği alanlarda detaylı zemin etüdü yapılmalı, yeraltı suyu ve yağmur sularının etkileri değerlendirilmelidir. Projeler, deprem yönetmeliğine uygun olarak hazırlanmalıdır.
  • Su Yalıtımı ve Korozyon Koruması: Betonarme taşıyıcı sistemleri koruyacak su yalıtımı önlemlerinin alınması kritik önem taşıyor. Yapıların suyun zararlı etkilerinden korunması için yalıtım detaylarının bilinçli bir şekilde tasarlanması şart.
  • Denetim ve Uygulama Kalitesi: Yapı Denetim Firmaları ve bağımsız müşavir firmalar tarafından uygulamaların eksiksiz denetlenmesi gereklidir. Bu denetimleri yürüten teknik personelin yeterli teknik donanıma sahip olması hayati önem taşır.
  • Kaliteli Malzeme Kullanımı: Kullanılan malzemelerin ulusal ve uluslararası standartlara uygun olması gerekmektedir. Özellikle CE sertifikasına sahip, YAPI MALZEMELERİ YÖNETMELİĞİ'ne uygun malzemeler tercih edilmelidir.
  • Ekonomik Ömrü Uzun Binalar: Yüksek kaliteli malzeme ve işçilikle inşa edilen, doğru tasarlanıp düzenli bakımı yapılan yapılar, sadece maddi değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal açıdan da büyük faydalar sağlar.

Yaşanmış acı deneyimlerden ders çıkarmak ve binaların güvenli olması için bilimsel yaklaşımları benimsemek hayati önem taşımaktadır. Güvenli ve uzun ömürlü yapılar, gelecek nesillere bırakılabilecek en değerli miraslardan biridir.

Meltem Yılmaz
BİTÜDER Genel Sekreteri